Skolyoz Nedir?

Bu hastalığın sebebiyle ilgili  bir çok çalışma yapılmış bir çok teori ortaya atılmış ancak tam olarak nedeni ortaya konamamıştır. Omurga gelişimi esnasında bu hastalığı başlatan herhangi bir faktör gösterilememiştir. Bu nedenle ebebeynlerin bu süreci etkileyebilmeleri mümkün değildir.(4) Okul çocuklarında ortalama %1.5 oranında saptanmıştır. Skolyozun en sık rastlanan tipi idiyopatik skolyoz dur ve %70-90 oranındadır. Skolyozda kalıtımsal rol olabileceği görüşü vardır. Kızlar ve erkeklerde eşit sıklıkta rastlanmakla birlikte kız çocuklarda daha fazla ilerleme görülür.

Belirtiler Nelerdir?
Omurgaya arkadan bakıldığında eğrilik ,düz durulduğunda bile fark edilebildiği gibi bazen bu denli net değildir . Omuz asimetrisi, kürek kemiği çıkıntılarının eşit olmaması, kalçanın yüksek yada belirgin olması, bir tarafta kol ile gövde arasında büyük bir boşluğun olması, başın kalça üzerinde orta hatta olmaması ve öne eğilince sırtın bir tarafının yukarıda olması gibi belirtiler skolyoz teşhisini koymamıza yardımcı olur.

Teşhis Nasıl Konur?
Skolyoz teşhisinde öncelikle hastanın fizik muayenesi yapılır ve bulgular değerlendirilir, daha sonra ise ayakta önden ve yandan röntgen çekilir. Radyolojik değerlendirme sırasında hastalar mümkün olduğunca dik durmalı, dizleri düz, ayakları bitişik olmalıdır. Eğer  hastanın alt tarafında uzunluk farkı varsa kısa tarafta ayağın altına uygun bir yükseklik konulabilir. Hasta ayakta duramıyorsa, desteksiz oturma pozisyonunda grafi çekilebilir.

Omurganın yana eğilme grafileri yalnızca ameliyat öncesi flexibilitenin değerlendirilmesi için çekilir. Bu radyografiler aynı zamanda kaynama seviyelerinin belirlenmesine de yardımcı olur.

Manyeti rezonans spinal kanal anomalilerinin net olarak görüntülenmesinde özellikle yumuşak doku bozukluklarında  önemli bir tanı aracıdır.

Bilgisayarlı tomografi spinal doğumsal anomaliler net olarak görülse de idiyopatik skolyozun tanısında rutin bir tetkik değildir. Vidaların konumu ve omurganın rotasyonu belirlenebilir.

Eğriliğin Büyüklüğünün Ölçülmesi:
Eğriliğin derecesinin belirlenmesinde Cobb metodu standart kabul edilir. Ölçüm eğriliğin alt ve üst omurgalarının tespitiyle başlar ve alt omurganın alt yüzeyi ile üst omurganın üst yüzeyinden çekilen dik hatlar arasındaki açıdır.Bu ölçülen açı tedavinin seyrini belirlemede en önemli kriterlerden biridir.

Cerrahi Tedavi :
Skolyoz tedavisinde cerrahinin temel amacı, güvenli bir şekilde deformiteyi düzeltmek ve eğriliğin ilerlemesini önlemek için omurgayı dondurmaktır.

Skolyotik eğriliğin büyüklüğü cerrahi tedavi kararı için en önemli faktördür. 45-50 derecenin üzerindeki tüm idiyopatik skolyozlar cerrahi tedavi açısından değerlendirilmelidir. Kemik gelişimi tamamlanmış hastalarda  30 derecenin altındaki eğriliğin ilerleme riski yoktur ve eğriliğin şekli ne olursa olsun cerrahi gerektirmez. Fakat Kemik gelişimi tamamlanmış ve 50 dereceyi aşan yada çift eğriliği olan hastalarda eğriliğin zamanla kötüleşme riskinden dolayı cerrahi tedavi gerektirir.

CERRAHİ GİRİŞİMLER
Adölesan idiyopatik skolyoza yönelik uygulanan cerrahi girişimler iki ana guruba ayrılır:

1. Posterior füzyon ve enstrümantasyon (arkadan dondurma ve vida uygulanması)

2. Anterior füzyon ve enstrümantasyon(önden dondurma ve vida uygulanması)

KOMPLİKASYONLAR

Skolyoz cerrahisinde posterior enstrümantasyon sonrası görülen komplikasyonlar, ortaya çıkış zamanı ve nedenlerine göre üç grupta incelenebilir:

1- Genel Tıbbi Komplikasyonlar
Ameliyat sonrası erken dönemde tespit edilmektedir. Anesteziye bağlı komplikasyonlar, yara yeri enfeksiyonu, akciğer ve gastrointestinal problemler bu grubu oluşturmaktadırlar.

2- Tekniğe Bağlı Komplikasyonlar
a) Nörolojik Hasar
En sık nedeni fark edilmemiş omurilik sıkışmasıdır. Ayrıca pediküler vidaların kanal içine doğru  uygun olmayan pozisyonu, çengel ve rotların omur ilik kanalına yönelmesi, aşırı düzeltmeye bağlı olarak omur ilik dolaşımının bozulması da nörolojik hasara neden olabilmektedir.

b) Kemik Kırıkları
Enstrümantasyon esnasında aşırı güç uygulanması sonucu, omur yuzey kemiklerinin veya omurganın pediküllerinde kırıklar oluşabilmektedir. Bunun önüne geçilebilmesi için aşırı zorlayıcı kuvvetler uygulanmamalıdır.

c) Visseral Organ Yaralanmaları
Önden  girişim ile enstrümantasyon sonrası daha sık görülmektedir. Arkadan enstrümantasyon esnasında pediküler vidanın omur cisminin ön yüzeyine temas edebileceği ve büyük damarlarda yaralanmaya neden olabileceği unutulmamalıdır.

3-Geç Komplikasyonlar
a) Pseudoartroz
Cerrahi tedavinin amaca yönelik başarısızlığını göstermektedir. Son yıllarda kullanılan daha sert ve güçlü implantların yaygınlaşması ile pseudoartroz oranları %1’e kadar inmiştir. Tanı genellikle oblik çekilen grafiler, bilgisayarlı tomografi veya kemik sintigrafisi yardımı ile konulur. İmplant yetersizliği görülmesi de pseudoartroz lehinde bir bulgudur.

b) Enstrümantasyon Problemleri
Çengellerin yerinden çıkması, rotların kırılması, pediküler vidaların gevşemesi veya kırılması, transvers bağlayıcıların yerinden çıkması enstrümantasyon sorunları görülebilmektedir.

c) Geç Enfeksiyon
Cerrahiden aylar sonra, genellikle fistül şeklinde karşılaşılmaktadır. Geç enfeksiyonların bir çoğunun operasyon sırasında yerleştiği ve uzun süre subklinik kaldığı düşünülmektedir. Fistül varsa, fistülografi çekilerek enfeksiyonun nereye kadar uzandığı görülmeli, granülasyon dokuları ve fistül kesilerek cıkarılmalıdır. Eğer füzyon gelişmiş ise implantlar çıkarılmalıdır.

 

Genel Tedavi Yaklaşımı

Gözlem
10-20 derece arasındaki eğrilikler ilerleme risklerine göre dört ya da altı aylık aralarla radyolojik ve klinik olarak değerlendirilmelidir. Bu takip iskelet gelişiminin tamamlanmasına kadar sürdürülmelidir.

Konservatif Tedavi
20-40 derece arasındaki eğrilikler ilerleme riskine göre ele alınmalıdır. Özellikle gelişimini tamamlamayan hastalarda ilerleme riski yüksek bulunduğundan mevcut eğim 25 derecenin altındaysa hasta dört –altı ay aralarla takip edilmelidir. Şayet eğrilik 25 dereceden küçük ve takiplerde 5 dereceden fazla, çok küçük eğimlerde 10 dereceden fazla ilerleme gösteriyorsa veya ilk gelişinde 25 dereceden büyük ise konservatif tedavi yöntemleri uygulanır. 20-40o arasında eğriliğe sahip hastalar iskelet gelişiminin tamamlanmasından sonra iki yıl süreyle ilerleme yönünden takip edilmelidir. ilerleme saptanmaması halinde tedavi gerekmemektedir.  Konservatif tedavide fizik tedavi egzersizler ile çeşitli Breysler ve Ortezler kullanılabilir; bunlardan bazıları Milwaukee breysi, Boston breysi, Wilmington breysi, Charleston breysi v.b.